icinizdeki-cosku

Bayram zamanı insan, hal ne olursa olsun coşkuyu hissetmek istiyor içinde. Nefes koçumla çalışırken aslında ebeveynlerin çocuklarıyla olan ilişkilerinde içlerindeki coşkuyu yakalamaları ve hafiflikle, keyifle ebeveynlik yapmalarına aracılık etmenin tutkularımdan biri olduğunu yeniden fark ettim. İçimdeki coşkuya dair şeftali renklerinde bir heyecan hissettim. Kokusu da renkleri gibi şeftaliye benziyordu, gözlerimi kapattım ve bu nefis kokuyu doya doya içime çektim.

Mesela, dostlarla konuşurken sadece bu koşturmaca için burada olamayız der içimizden biri, mutlaka başka bir anlamı olmalı yaşamın. Yanıt, tıpkı bir melodinin herkeste farklı esinti bırakması gibi değişkendir. Kimisi için dünyaya barışı getirmek diğeri içinse bir küçüğü gülümsetmek olabilir.

‘Yaşam amacı’nın bulunabilir bir şey olduğunu duyduğumda pek de inandırıcı gelmemişti. Bunun beni herkesten ayrıştıracak bir hedef ya da Nobel ödülünü kazanmak gibi dünyayı ilgilendirecek bir amaca yönelik olması gerektiğini düşünürdüm. Oysa koçluk eğitimimizdeki çalışmalarda bu ifadenin aslında yaşamda bırakmak istediğiniz etkinin ta kendisi olduğunu anlayıp ilk yaşam amacı cümlemi oluşturduğumda insanların yaşamlarında bir değişime neden olmanın beni gülümsettiğini anlamak doğru kariyer değişikliğini yaptığımı onamamı sağladı, evet Koçluk benim anlam bulabileceğim meslekti. Çevremdekilerle etkileşimde olmayı ve dostluklara çaba katmayı hep sevmiştim ne de olsa.

Amaç aslında sizi neyin mutlu ettiği, neyi ‘iyi’ yaparken içinizdeki çocukla buluştuğunuz ve bunu evrende nasıl bir etki bırakmak için kullandığınızdan başkası değildi. Şair boşuna söylememiş basit yaşayın diye. Daha sonra danışanlarımla yaptığım yaşam amacı çalışmaları bulmacadan farksızdı. Kimisi için mesleğinden  aldığı haz, diğeri için toplumsal yardım çalışması ya da yetiştirdiği çiçekle kattığı güzellikteydi anlam. Ben kendim için bunu ‘koçlukla yaşamlarda sihir yaratmak’ olarak tanımlamıştım. Baharın capcanlı renklerindeydi benim için bu cümle, kokusu ise ıtırın tazeliğini ve derinliğini barındırıyordu.

İçimizdeki coşkuyu yansıtabildiğimiz küçücük bir aktivite belki düşündüğünüzden çok daha büyük bir mutluluğa vesile. Mesela akşam kapıda çocuğunuzla karşılaşmanızda nasıl bir ebeveyn olarak karşısına çıkmak isterdiniz? Yaşamın yüklerini bir an için geride bırakabilip taptaze bir gülümseme ile onu kucaklamak nasıl olurdu? Pozitif psikolojinin söylediği gibi duygular bulaşıcı. Kızımın bana sarılırken bulaştırdığı duygu kavuşmaktan aldığı sevinçken ben ona acaba hangi duyguları bulaştırıyorum? Ya kaygılardan daha uzak olabilseydim paylaşımımız, ebeveynlik ilişkimiz nasıl olurdu?

Hayal edin, zihninizdeki kalıplardan ve ebeveynlik mirasınızla içine düştüğünüz toplumsal endişelerden çıkıp içinizdeki sevinci çocuklarınızla paylaşabilseydiniz onlara bulaştıracağınız mutluluk ne renk olurdu?

İster yaşam amacı çalışmanızı yapın ister ebeveynlik hayalinizi keşfedin göreceksiniz ki aslında hayat, kendimiz ya da diğerleri için yarattığımız küçük mucizelerden ibaret. Yaratımınızın etkisini fark ettiğinizde ise yaşam bir kuş tüyü kadar hafif ve bir uçurtmanın renkleri kadar keyifli olabilir.

Yaşamdaki coşkunuzu hala bulmadıysanız, nerede gizli olduğunu keşfetmek ise içinize yapacağınız mucizelerle dolu bir yolculuk. Bileti tek yön almayı hatırlayın!

Zeynep Yetkin Yılmaz

Bir yanıt yazın