dugum-cozme-sanati

Hayata dair çıkarabileceğimiz dersler bazen her gün yaptığımız ufak şeylerde saklı.

Dün akşam dışarı çıkarken uzun zaman önce bana hediye alınmış bir kolyeyi takmak istedim. Ancak kolyenin yaklaşık bir senedir başka bir sürü kolye ile karışmış bir yumak içinde olduğunu hatırladım. Yumağı elime aldığım an beynimde ışıklar yanmaya, metaforlar uçuşmaya başladı… “Algılarım açıksa demek, ”dedim, güldüm kendi kendime.

Kendi kendime konuştuklarım:

Bazen karman çormanmış gibi gelir hayat bize.  Baktığımızda gördüğümüz tablo, yukarıdaki resimde soldaki gibi birbirine düğümlenmiş ve açılması zor gözüken bir kolye yumağı gibi olabilir. Ben o kolye yumağını alıp bir kenara kaldırmayı seçerdim eskiden. Varlıklarını unutur, ara ara özler, zaman zaman birkaç dakika açmak için uğraşır sonra bunalıp vazgeçer ve bir kenara koyardım. Artık hayatta değeceğini bildiğim düğümleri açmak için zaman ayırıyor ve çaba harcıyorum.

Her şey düğümlenmiş gibi göründüğünde, açmak için çaba sarf etmek yerine saklanmayı, ötelemeyi ya da şikâyet etmeyi seçebiliyoruz. Zaman zaman, kaldıramayacağımız kadar büyüklükte olduğunu hissettiğimiz ruh hallerini bir kenara park etmek, ötelemek bize katkı sağlayabilir. Benim bugün üzerine düşündüğüm, bundan ziyade, bir alışkanlık haline gelmiş  çaresizlik, öteleme ve şikayet üzerine.

Evimizin her köşesinde düğümlenmiş yumaklar olduğunu fark ettiğimizde ve takacak kolye bulamadığımızda neyi farklı yapabiliriz?

Gözümüzde büyüyen dertlerin çözümü ne kadar zor?

Önümüzdeki engel, problem gerçekten bir fil mi yoksa bir fare büyüklüğünde mi? Çözümsüz gibi görünen şeyleri bazen belirsiz bir toz bulutu şeklinde algıladığımız için bizi zorlayabiliyorlar. Geriye bir adım atıp şu çok adı geçen “büyük resme” baktığımızda neler mümkün? O belirsiz toz bulutunun ne olduğunu netleştirdiğimizde, kendimize ” ilk adım ne?” diye sorabiliriz. Yumağı çözmeye bir şekilde başlamak gerekiyor…

Problem, sadece siz onun problem olduğunu düşünüyorsanız problemdir.

Çoğu zaman en acımasız ve kötü düşmanımız yine kendimiziz. Mutluluk dediğimiz şey çoğunlukla bakış açımıza bağlı. Aynı konuya bir engel gibi de bakabilirsiniz, bir adım gibi de. Eğer bir şeyin problem olduğunu düşünüyorsanız duygu ve düşünceleriniz olumsuz olacaktır. Eğer bunu istediğiniz şeye ulaşmak için bir adım, bir öğretmen, sizi büyütecek bir şey olduğunu görebilirseniz, o zaman artık problem olmaktan çıkabilir. Bu kolye yumağını çözme çabası bana hayatımda üst üste koyduğum için düğümlenmesine neden olduğum başka konulara da bakma şansını verdi.

Bırakmanız gereken neler var?

Her düğüm çözülür ancak bazen düğümü çözmek için içindeki bir öğeden vaz geçmek bizim için daha anlamlıdır. Eğer her şeye aynı anda yetişemiyorsanız, nelerden vazgeçebilir, nasıl önceliklendirebilirsiniz? Hayatınızdaki hangi “zorunlulukları” bırakabilir ve listenizi rahatlatabilirsiniz? Yani hangi kolyeyi kesmeyi seçebilirsiniz?

Kurban değilsiniz, kendi yolunuzdan çekilin.

“Tanrım neden ben?”, “Ben zaten hep şanssızım.”, “Her şey benim başıma gelir,” ve bunlardan çok daha masum şekillerde kendinizi pasif hale getirip evrenin sizi yıldırmak için size karşı çalıştığına inanıyorsanız, bilin ki bu sizin yarattığınız bir düşünce kalıbı.

Oysa kimse “size bir şey yapmıyor”. Kendi tecrübenizi kendiniz yaratıyorsunuz. “Ama,” ile başlayan cümlelerinizi duyar gibiyim. Merak etmeyin, bende de var o çakallardan.  Seçimlerinizin ve algılarınızın sorumluluğunu üstlenin ve zor durumlardan çıkabileceğinizi bilin. Düşünce biçiminizi değiştirmek ve aksiyon geçmek gerekiyor tabii. Bu da o kadar kolay olmayabilir ama imkansız da değil. Ayrıca kolay olması gerekiyor mu?

Eğlenmek için kendinize izin verin.

“Mutlu olmak, hayatla başa çıkmayı öğrenmektir.”

Sürekli şikâyet eden, olumsuz bir dil kullanan bir insana dönüştüğünüzde size ve çevrenizdekilere ne oluyor? Birçok insan eğlenmek, anı yaşamak için kendilerine izin vermeyecek kadar “problem” lerine ve içlerindeki karmaşaya odaklanmış biçimde yaşıyor. Bu, kendilerini ifade etme şekillerine ve çevreleriyle kurdukları ilişkiye bile dönüşebiliyor. Siz siz olun, mutlu olmak için kendinize izin verin. Yaşadıklarınızın zorluğuna değil içinde bulunduğunuz anda ki mutluluk verici olaylara odaklandığınızda neler mümkün?

Velhasıl, kendime kıssadan hissem: Hayat birbirine düğümlenmiş, kullanışsız bir yumak gibi kalsın mı, yoksa her gün takabileceğim bir sürü kolyem mi olsun? İkisi arasındaki fark algı, seçim ve çaba.

Not: Google’da düğümlenen kolye nasıl çözülür diye arattığınızca çeşitli videolar mevcut. Kendi hayatınız içinse tek bir yol yok. =)

Deniz Hüsrev

Bir yanıt yazın